Yazılarım

Düşünümden Süzülenler

Kaleme Döktüklerim

Evrenin Ritmi

Büyüleyici Bir Harmoni

Evrende ve yaşamda her şey sonsuzdur ve sonsuz olasılıklar vardır. Sürekli bir değişim halindedir ama bir düzen içindedir aynı zamanda. Başımıza gelen her şeyin bir nedeni var. İyinin de kötünün de… Kabullenmek, daha iyi bir yaşam içindir. Sorgulamak yerine, akmayı gerçekleştirmektir önemli olan. Doğanın ve evrenin içinde barındırdığı düzene, değişime, döngülere ve akışına direnç göstermek yerine uyum göstermeliyiz.

Felsefeci Simone Weil, evrensel düzeni ve ritmi tanrısal bir uyum olarak görür. Ona göre evrenin ritmini anlayabilmek, bu uyuma teslim olmak ve insan egosunu aşmakla mümkündür.

Ritmin varlığı müzik ve sanatta da hissedilir. Doğa bir müzik kutusudur. Müzik, evrenin matematiği ve ruhun evrensel dilidir. Müzik, evrenin matematiksel düzenine bir övgüdür. Ritmi anlamak ve hissetmek, yaşamın özünü keşfetmek gibidir. Birleştirici güçtür ve duygular üzerinde etkisi vardır. Enerji, coşku ya da huzur ve sakinlik sağlar. Kalpleri iyileştirir.

Doğanın ritmi, mevsimlerin, rüzgarın, dalgaların, yaprakların ritmi, evrensel harmoninin yansımasıdır ve her zaman uyum içindedirler. Hayatın her alanında ritmi hissederiz. Vücudumuz da uyum sağlar ve kalbimiz de bir düzen içinde atar. İnsanın yaşamı, ritmin bir parçasıdır: Sevinçler, başlangıçlar, sonlar, krizler, başarılar…

Her an bir nota, notaları nasıl duyduğunuza göre hayatı hissedersiniz. Bazen yavaş, bazen hızlı bazen de duraksayarak, herkes kendi içsel ritmini yakalar. Tüm insanlar evrendeki tek bir senfoninin içindedir aslında.

Lao Tzu: “Dinginlik içinde evrenin ritmini bulursun. Su gibi ol; akışına bırak ve engelleri aş.”

Zamanın İzinde

Bir dağ köyünde, her sabah güneş doğmadan önce, köylüler birbirleriyle buluşur ve büyük bir taşın etrafında toplanırlarmış. Her biri, kendi ritüeline göre, taşın etrafında birkaç kez döner, ellerini açar ve doğan güneşle birlikte ruhsal bir denge ararlarmış. Hatta birlik beraberlik için bir de taş çorbası hikayeleri de varmış. (Masal Anlatıcısı, Judith Liberman – “Taş Çorbası”)

Bir gün, bir yabancı köyü ziyaret etmiş. Köylülerin bu tuhaf davranışlarını gözlemlemiş ve birinin yanına giderek neden bunu yaptıklarını sormuş.

Yaşlı köylü, gözlerini gökyüzüne çevirerek şöyle demiş: "Bizim için bu ritüel sadece bir gelenek değil, zamanın akışına saygıdır. Her gün güneş doğar, her gün akşam olur. Hayatın döngüsü, bu ritimle akar. Bizler de bu akışın içinde kaybolmamak için her sabah bu döngüye katılırız."

Yabancı, yaşlı adamın sözlerini düşünmüş ve o günden sonra, zamanın akışını daha derin bir anlayışla yaşamaya başlamış.

Hayatın karmaşası içinde, dengenizi bulmanız ve coşkulu bir akışta olmanız dileğiyle.

« Geri Dön