Üslup

CEO’s Üst Düzey Yöneticilerin İş ve Yaşam Dergisi 2010/Sayı:68

Etki etme, etkileme. En güçlü silahımız. Özgün bir tavır.

Kendimizi, iletişimde olduğumuz diğer insanları. Müşterileri, patronu, çalışanları, yöneticileri, ebeveynleri, ev sahibini, tedarikçileri, komşuyu ve daha birçok insanı…

Öncelikle iyi hissedeceğiz, herşeyden önce kendimiz için. Hayranlık uyandırmak güzel, naturel olursa muhteşem ve de kalıcı. Önemli olan etkileme isteği ve etkilerken nasıl davrandığımız. Hangi mimikle, hangi gülüşle, hangi sesle, hangi tavırla, hangi tarzla ve hangi üslupla?

Özensizlik, isteksizlik ve hareketsizlik, aynı yerde kalmayı sağlar, hatta bazen daha da aşağı çeker. İnsanlar bunun farkında olmayabilir ve seçtikleri yaşamı ve varlıkları o şekilde sürdürmeye devam ederler, yani ne uzalma ne kısalma durumu. Herkes bir kere, kendisi bilir.

İşyeri üslupları başka, aile üslupları başka ve de dostlar arasında olan başka…. Sanat icra ederken başka. Politikada bir başka. Temelde ise davranış biçimleri ile uyumlu olan üslup içinde olabilmek. Konuşmak, konuşurken uygun kelimeler seçmek, kendine has bir tarz yaratmak.  Cümleler kurabilmek , yazılı olarak ifade etmek kadar sözlü olarak da düşünce gücü ve ifadesi çok hassas. İkisinde de başarılı isek bu harika bir durum.

Bu, kötü iletişimi, iyi hale getiren de bir kavram. İyi ilişkileri ise çok daha iyi ve güçlü kılacaktır. Kişilik özellikleri, üsluba mutlaka yansıyacaktır. Örneğin kibirli birinin üslubu sert olabilir. Üslup geliştirilebilir bir özellik. Ama çok da kolay değil, biraz içinden gelmesi beklenir. Alt yapının da sağlam olması önemli. Bu tamamen dışa vuran, yansıyan, görünen yüzüdür insanın. İnsan hakkındaki fikirler, düşünceler, yapılan yorumlar da üslubun etkisindedir mutlaka.

Çatışma ve savaşları önleyen, hafifletendir. Ya daha iyi olur ya da daha kötü. İşte bu kadar özen gösterilmesi beklenen bir durumdur. İfadenin en önemli anahtarıdır. Ama abartıya yer olmamalı. Tevazu gösteren insanın üslubu ile, birşeyleri hazmetmemiş birinin üslubu arasında farklar vardır. Erdemleri geliştirirken bunu da önemsemek gerek.

Doğar, gelişir, yetkinleşir, oturur ve eskimeye başlar ama  zamanla çok daha iyi olur. Samimiyetsiz üsluplar hemen farkedilir, teşhis edilir… Bir insanın üslubu titiz tavırları da ifade eder. Bazen öyle olur ki, insanları sürükleyen bir duruma yol açar. Liderliği gösterir. Tamamen kişiye özel ve özgündür. Söylemlerle, yorumlama biçimi ile davranış ve yapış şekli uyumlu ve aynı olsa çok daha iyi olur. Biraz renk katıldığında belirleyici ve tamamlayıcı hale gelir.  Tanımlayıcıdır aynı zamanda.

Geri alınamayan iki şey, sarfedilen söz ve zaman. Zamanda yapılan herşey bir kere yapılmıştır, bitmiştir, geri dönüş asla yok. Söz de, üslup da, insanı vezir de eder, rezil de. Düşünmeden konuşmak olmamalı. Yazma, konuşma ve bir işi yapmada mutlaka, has bir üslup vardır. Neyi ifade etmek istiyorsanız,  ifade etme stilinizdir üslup.

Şevkatli üslup, Gönülden üslup, Kaygılı insan üslubu vardır. Medyada üslup başka, ilişkilerde başka, işyerinde başka, eğitmenin üslubu başka, sanatçı üslubu ise apayrı.

Üslup kibar, yumuşak olmalı. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derler, gerçekten de öyle. Mutlu olmanın, mutlu etmenin yolu. Sorunu çözmenin, anlaşma sağlamanın yolu. Hayranlık uyandırmanın yolu. Sert ifadeler zarar verecektir. Esas olan,  ifade ederken sahte olmamak. İçimiz öyle, dışımız böyle olmamalı. İçtenlikle, sakinlikle ve düşünerek konuşmalı. İşi kapmanın, ilişkide mutlu olmanın yolu.

Bakış açısı ile, tavırla, gerçek düşünce ile üslup paralel olmalı. İşte ‘’Mükemmel İnsan’’. Bazıları ise düşünür ama ifade edemez, bu da zaten özünde anlaşılır. Ama geç anlaşılır. Anlaşılması için karşındaki çaba sarfeder, gücü bittiğinde ise anlamamayı seçer. ‘’ O zaman işte tehlike…’’

Tüm yanlış anlamalar üsluptan doğar. Birbirini gerçekten  anlayabilmek için çok iyi ifade ediyor olmak gerek.  Sabırla, anlayışla, hoşgörüyle… Hız ve patavatsızlık yanlış yapmaya neden olacaktır. Öyle kişilik özelliği deriz…

Yaratılan eserlerin en önemli özelliğidir, üslubu. Sanatçının eserine verdiği gizemdir, değerdir ve gizlidir. Yorumlamasını, duygusunu katmıştır. Üslub sadece sesli olmaz, görerek de hissedebiliriz. Örneğin bir resime baktığımızda sanatçının üslubu hakkında bir bilgi ediniriz. Hayatı algılayışını, tarzını anlayabiliriz. Ya da severek okuduğumuz bir yazıda da aynı şekilde. Neyin anlatıldığı önemli olduğu kadar, anlatılan şeyin nasıl anlatıldığı da çok önemlidir. Bu ister söz, ister bir yazı, isterse bir resim, müzik olsun…. Farketmiyor. Eserin yazış, yapış, oluşturuluş tarzı …Özgünlük kolay değil ve süreler alır. Bir çırpıda oluşmaz üslup. Yavaş yavaş şekillenir, oturur. Ama yine de zamanla değişime uğrayacaktır. Temelde bir yeti olsa da.

Kalbine dokunmadığınız bir insanın, beynine hiç giremezsiniz… Ve üslupla etkilersiniz. Sesle, kelimelerle, kendinizle…

Anlatmaya çalışırken, anlaşılırken, dururken bile…

Birşey icra ederken, etkilemek isterken, etkileniyorken, alırken, verirken, başarırken, yazarken, büyürken, paylaşırken, ilişki kurarken, alışkanlıkları yaratırken…… Her zamanda,  her ne oluyorsa, en önemli şey…. Üslup… Chesterfield’ın «Üslûp; düşüncelerin elbisesidir.» sözlerini unutmayalım. Gerçekten de elbiselerimiz şık olmalı, sergilerkense sade, doğal ve ahenkle etkili. 

Bazen, farklı üsluplar karşı karşıya geldiğinde çatışabilir ama hiçbir üslup, anlaşılmaz olmayacaktır. Yeter ki hoşgörü ve esneklik olabilsin. İntibak etmeleri lazımdır, üslup sahiplerinin birbirlerine… Farklı üsluplar birbirini tamamlayabilir, birçok verimli iş ve fırsat, bu sayede ortaya çıkabilir de. Pratik ve ahlaki değerlere sahip olabilirsek, hoşgörüyle arzu edilen sonuca ulaşabiliriz. Adil ve anlayışlı tutum çok önemli.

Üslubun çekiciliği ve etkisi size kalmış, tercihinize kalmış. Nasıl geliştirirseniz, nasıl sergilerseniz, ne kadar içinizdeyse, nasıl sizinle uyumlu ve bütün hale gelebilirse o kadar cazibeniz var demektir.  

Ayşen Arıduru

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir