Işığını Kaybettiysen Sakın Kapama Gözlerini

CEO’s Üst Düzey Yöneticilerin İş ve Yaşam Dergisi/2010/Sayı:71

Uyan ve bak gökyüzüne…

Gör güneşin muhteşemliğini…

Aç her şeyini doğaya, yüreğini,  bedenini,  beynini…

Yeniden yarat kendini bugün…

Uyan ve kaçırma güneşi…

Güneş çağırır beni yanına bazen… Işık olurum onunla evrene…

Senden bahsettim… Maviden sonra,  o da senden haberli…

Gün içinde seni takip edecek… Yüreğin açık olsun bir yudum güneşe…

Her gün yeniden güneş…

Her gün yeni umut…

Her gün bir değişim…

Her gün yepyeni bir enerji…

Her gün birbirinden farklı…

Her gün bir önceki günden daha iyi olacak.

Her gün bitecek…

Güneşe,  yaşam şahit. İnsan ve evren şahit…

Dün geçti. Yarın Meçhul. Ömür 1 gün. O da bugün.

Ömür güneşli gündür. Güneşin içinde bir gündür.

Ömür her gündür.

Yıllar geçti göz açıp kapamadan. Hiç doyamadan…

Güneş; sevecen, samimi… Enerji, ışık kaynağı…. Teferruatlarsa bütünü oluşturdu. Detaylar ve denge mükemmeliği yarattı. Bazen susarak konuşuruz gölgesinde, bazen daha fazlasını isteriz. Bazen hüznü getirir, bazen deliliği. Binlerce olasılık yaşamda. Hangisine doğru yol alıyoruz, karar veriyoruz ayrımlı yollarla.

Gerçekliği görüyoruz güneşin koynunda, Hakimiyeti, düzeni, ilkeleri, uyumu, değişimi, bağları, kesinligi şaşkın anları, görselleri, aşkı….Gittiğinde de onunla beslenen nesnelerin ve ışığının getirdikleriyle farkındayız bu sefer.

Hepimizin zor geçirdiği zamanları, çaresizlikleri oluyor. Fark ederek bazen.. Bazen de fark etmiyoruz ve iyi şeyler bizi bulduğunda anlıyoruz nasıl zamanlar geçirdiğimizi. Bir insanın hayatında yaşayabileceği sıkıntılara bir bakalım. İş, para, aile ilişkileri, özel hayat, kendi ile ilgili olan tarafları, üzüntüleri, özlemleri,  kayıpları, mutsuzluğu, tatmin olamama, karşılaştığı riyakarlıklar, sahtekarlıklar, oyunlar, şiddet, tükenmişlik… Bunlar bazı insanları derinden hırpalıyor, yok etmeye doğru götürüyor. Bazılarının daha güçlü duruşu oluyor hayata karşı ve

daha az etkileniyorlar. Başımıza gelen her şeyi arkada bırakarak devam etsek, çünkü her gün, yeni bir gün başlıyor. Her yeni gün kimbilir neler getirecek? Sürprizlerle dolu bir gelecek var önümüzde.

Ne kadar zor şeyler yaşarsak yaşayalım, heyecanla gelecek günleri beklemekten başka yapacak bir şey yok.  

En karanlık anlarda bile aydınlığın yolu vardır. O aydınlığı görme ve oraya doğru  uzanma isteği olsun yeter ki…En muhteşem anların içinde de karanlıklar olabilir. Dünyanın dengesi, zıtlıklarla  var olan denge,  gün-gece gibi, siyah-beyaz gibi, kadın-erkek gibi, iyilik-kötülük gibi….

Hepimiz enerjiyiz. Parçasıyız. Işığımızın ne kadar parlayacağına biz karar veririz. Işık ne kadar güçlü olursa o kadar yıkılmayız, yıkamazlar. Işık sönerse her şey biter. İç istekle, enerjimizi doğru kullanarak ışığı söndürmemeli.

Arzuladığımız mutlu hayat, hayatımızdaki ilişkilerle mümkün olacaktır. Sevgi, yakınlık hissi, ilişki kurma ve bağların derinleşmesi büyük haz ve mest edici bir ruh hali. Mutlu hayat insanın ömrü boyunca bu mest edici duyguları yaşaması ile alakalı. Mutlu ilişki yaşamanın sırrı insanın kendisinde.

Kimi hobisine bağlı, kimi işkolik, kimi aşk içinde keyifli, kimi iş adamı, kimi hırslı, kimi yetinir, kimi daha büyük şeylere sahip olma isteği içinde. Kimi anne, baba… Bütün bunların içinde insanla bir bağ, ilişki ve iletişim var. En büyük zevki, yaşadığı ve yaşattığı heyecanlardan alır insan.  Kimi durur,  yaşamın yavaşlamasından sakinliğinden keyif alır. Kimi çılgın hayat sever.

Güzel bir gülümseme güneş ışığının verdiği etkiyle aynıdır. Aydınlık ve güneşli bir günün ne kadar iyi hissettirdiğini hatırlayalım. Gülen bir yüz de aynı etkiyi hissetirecektir. Çok kolay değil ama tüm olumsuzluklarda içe dönmemeli, sıkıntıyı almamalıyız. Karamsarlığa kapılmamalıyız. Devam etmeliyiz yaşama ve ışığımıza  bakmaya.

Masal Sever misiniz?

Yazmayı, yaratmayı mı?  Okumayı mı, Anlatmayı  mı? Yaşamayı mı, Yaşatmayayı mı? Dinlemeyi mi, İçinde mi olmayı? Hangisini tercih edersiniz?

Masallar olağanüstü öge, kahraman ve olaylara yer veren öykülerdir. Biz de hayatlarımızı olağanüstü ögelerle donatsak ve yaşamımız masalsı olsa.

Halini hayal et.

Yarını hayal et.

Etrafını.

İmkansızlığı.

Huzuru.

Mutlu ilişkiyi.

Müjdeyi, Mucizeyi hayal et.

Erteleme hiçbir şeyi.

Gizliyi hayal et. Gizemi.

Vazgeçilmezliği.

İyi Görünmeyi.

Gücü.

Şansları hayal et.

Koy hepsini masalına.

Sonra gercekleşenleri izle.

Düşünceden bile hızlıdır hayal etmek, hayallerle yaşarız, ümit ederiz. İsteğimize ulaşmak için hep yeni tasarımların içindeyizdir. Düşünceyle kolay yapılan şey… Erteleme, zamanları planlama ve sonuç karşısındaki en büyük engeldir. Günlük hayatımızda her an her şeyi erteleme kararı alabiliriz. Peki düşündüklerimizi ve istediklerimizi hiçbir şekilde ertelemesek ve hemen hayata geçirsek? Cesaretimizi toplasak, sonucu ne olursa olsun büyük bir mutluluk olmaz mıydı, çünkü geriye dönüp baktığında bilinmemezlik olmayacak ya da ertelemediğinde ve şimdi yaptığında ne olduğunu göreceksin ve bileceksin.

Ertelediğinde ise o zaman aynı sonuca ulaşamayabilirsin ya da bir daha yapmak içinden gelmeyebilir. Unutulur gider. Çok şey kaybedilebilir. Bu bir tat olabilir, bir anlam olabilir, yaşamı değiştiren başka bir şeye sebep olabilir, tatmin yaratabılır  ya da tam tersi olabilir. Ama sonuçta yapmışsındır ve keşke demeyeceksin hiçbir şekilde… aklında kalmayacak, geçmişinde kalmayacak.

Erteleme, sıkıntıya koyar, yaşam kontrolümüzü kaybedebiliriz, hiç birşeye yetişememeye başlar, yapacaklarımızsa birikmeye başlar ve bizi aşar. Bu bir kararsızlık anı olmamalı. Aklımızda kalmamalı.

Ertelemeden, yaşamı mutlu ve masalsı yarınlar sizinle olsun.

Dünyaya Meydan Okumalı İnsan… Küsmek Olmaz.

Yaşama meydan okumalı… Bir gün son.

Işığına sahip çıkmalı İnsan.

Kapama gözlerini…

Darılma etrafındakilere, yaşamlara ve yaşamına…

Odaklan yapabildiğin kadar…

Erteleme hiç birşeyi…

Sevebildiğin kadar sev her şeyi.

Kapılma sakın karanlıklara.

Sakın kapama gözlerini güneşe ve yaşama…

Ayşen Arıduru

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir