360 Derece

CEO’s Üst Düzey Yöneticilerin İş ve Yaşam Dergisi/ 2010/ Sayı:67

Kendini 360 derece çevreleyen insanlar ve 360 derece görebilmek….Hem kendini hem de etraftakileri…Boyuttaki boyutsuzluk diyelim….

Herkes yapayalnız yaşamında aslında. Yaşam anlarımızın sorumluluğu, en başta kendimizde. Kararların, aktivitelerin ve seçilen yolların, sonuçları da, kattıkları da götürdükleri de hep bizim. Ne kadarını algılayabiliyoruz acaba? Seçimlerin ne kadar arkasında kalabiliyoruz? Doğru olup olmadığını hep düşünebiliyor muyuz? Repertuarımızda ne kadar çok şarkı birikti acaba? Bu şarkıları paylaşabiliyor muyuz? Yoksa kalacak ve çok sonra mı anlaşılacak değeri, ifade ettikleri?

Temas ettiğimiz insanlar hangi açılarda duruyorlar, hangi anlarda…. Saat 07:00 ‘de, 12:00 de, 15:00’de, 19:00’da ve 23:00’de kimler var olabiliyor….Peki sorumlu olduğumuz insanlar nerde duruyorlar? Sevdiğimiz insanlar nerde?

Yoksa yalnızlığı mı tercih ediyoruz? Telaşta mıyız yoksa?

Katlanamıyor muyuz insana, yoksa büyük bir ihtiyaç içinde miyiz? İnsana mı ihtiyaç, yoksa paylaşmaya mı, ya da özel bir isteğe mi? Hangi dengede kalıyor tüm bunlar? İsteklerimizin peşinde miyiz ve ne kadarı gerçekleşebiliyor?

Kendimizi mi savunmak mı hep olan,  360 derecenin içindeyken? Yoksa alandaki tüm insanlar mı bizi savunuyor?

Ne dindiriyor acıları, görmek bu kadar güzel, görmek bu kadar zor olsa gerek.

Varolandan ötesini  daha fazlasını bilmek,  hissetmek güzel ama yine zor.   

Anlamak ve öngörmek…. Bu kadar güçlüyken, bu da zor.

Karşındaki de 360 derecedeyse, o zaman iş kolay…

İnsanlar ne düşünüyor, hangi menfaatlerin içindeler? İşte bizler her zaman koşulsuz sevmenin ve sevilmenin içinde olabilmek isteriz. Sevgi, düşünme, yardım etme, yanında olma, verme ve mutlu etmenin peşinde olmalı.

360 derece zaman; çok hızlı akıyor, saatler durmamacasına koşuyor zamanda binlerce 360…

360 derece iletişim; her an herşeyle temas halindeyiz…

360 derece görüntüler; herşeyi görmeli, algılamalı…

360 derece performans; başarının sırrı, hep yüksek performans

360 derece kriter

360 derece başarı; çok büyük mutluluk…

360 derece sevgi; sevgisiz olmaz, hep var olmalı, herşeyi sevmeli…

360 derece paylaşım; vermek, hep vermek

360 derece ilgi; tatmin duygusu, muhteşem…

360 derece iyimserlik; her zaman kazanır…

360 derece keşfetmek; sürekli gelişim, yenilikler, yaratıcılık…

360 derece hafıza; yerinde ve zamanında eylem ve sözler. Unutmak yok…

360 derece beceri; kabiliyetler artacak…

360 derece gelişim; büyümek, olgunlaşmak…

360 derece zihin; her zaman açık ve berrak olmalı…

360 derece fırsat; değerlendirmeli, inanmalı ve üzerine gitmeli…

360 derece his; duygusal zeka ile karar verirken çok etkili…

360 derece içgörü; geleceğe karar verebilme yetisi…

360 derece ses; duyduklarımızın mutlaka bir anlamı var…

360 derece yansıyış; öğreniriz, aktarırırız…

360 derece coşku; inanılmaz büyük sevinç, heyecan içinde….

360 derece özgür; sonsuzluk duygusu…

360 derece özen; herşey çok daha iyi olur, mükemmellik detaylarda gizli.

360 derece kalp; hiç kolay değil, ne istediğini bilmeli…

360 derece yaşam; hiç aynı değil, bir gün diğerine uymaz, değişir ve de son hızla…  

Kendimizi bilmeye başladığımız andan itibaren, teşhis ediyoruz birçok şeyi, tanımaya ve tanımlamaya başlıyoruz,  öğrendiklerimiz, onayladıklarımız bizimle oluyor. Karakter, kimlik gelişiyor ve oturuyor gitgide.  Değişim sürekli. Yaşla, deneyimle, karşılaştığımız olaylar neticesindeki tepkilerle ve tüm tekrarlarla belli bir alana kavuşuyoruz. Ama bu kavuşma bitmek bilmeyen bir döngünün içinde. Alan gitgide genişliyor. 360 derecenin tam ortasındayken farkındayız artık ve gelişim sisteminin parçasıyız. Öne, arkaya, sağa, sola yönler… Belli bir istikrar var mı yok mu? Yoksa karışıyor mu aklımız? Bulunduğumuz yerle, zihnimizden geçen düşünceler birlikte mi?

Akıllı ve odağı şaşmayan çabalar sonrasında potansiyel daha da gelişecek. Başarı istek ve cesaret ister. İnanç ve heves, insanlığa hizmet etmek arzusuna dönüştüğünde fırsatlar, sadece bireysel anlamda değil, sadece kendimiz için değil, ama mutlaka içinde de olarak, çok daha büyük olarak açılacaktır önümüze. Duraksamak, tereddütte kalmak, ileriye değil daha geriye sürükleyecek. Kararlılık ve harekete geçebilme önemli. Devamlı öne doğru bakmalı ama 360 açıyı unutmamalı da. Gündemi de atlamadan. Kararların arkasında durmalı, pişmanlık, keşkeler yok, olmasın da… İradeyi kullanabilmenin yanında uygulamalar da önemsenmeli. Pes etmek yok. Eylem ve kararlarda emin olmalı. Hemen de vazgeçebiliriz elbette, üzülmek yok. Yeni anda aldığımız kararların ise takibinde olmalı. İçimizdeki ses, yaşanılanlar, deneyimler, engeller, sevinçler, bilgelikler büyütecek, kendi yaşamımızı 360 derece görebiliyorsak,  kendiyle barışık ve değer bir yaşam sürmüş olacağız.

Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak… Diğeri her şey mucizeymiş gibi yaşamak (Albert Einstein)

Yarattıklarımıza sahip çıkarken, benimserken, birleştirici güç içinde, ne veriyoruz kendimize ve alanımızdakilere?  Layık olmalı, kendimizi alkışlarken sessizce, başka alkışları da duysak ve de daha büyütsek bu tutarlılığı, aynı zamanda da büyürken. Kanıtlar bıraksak, geçip gittiğimiz yerlerden ve zamanlardan, 360 derece saygın ve değerlerine bağlı bir yaşam sürsek. Keyifle, nezaketle, esnek olarak, estetik bakarak ve neşe’yle…

Yaşam parçalarını en sonunda montajlayabilsek ve bütünü görebilsek, gösterebilsek.. Koordinatları belirleyip, sunmak istediklerimizi, iyi şeyleri ve yıkıntıları da içine koysak. Buruklukları,  şaşkınlıkları, hayranlıkları da. Sonra biraz vicdan, aşk ve müzikle beslesek… Hakikatin içindeki, en doğal ve en derin senaryo.. Hoş bir prodüksiyon olmaz mıydı?  Ne büyük kalıcı hazine… Şöhret olmaya gerek yok ama ödül alacak kılavuz yaşamlar üretmeli o yüzden. İnzivadayken usulca yankılarını duymalı…

Baktık ki, herkesin bir öyküsü olmuş, oluyor böylelikle. Kimi büyük eksenlerde, kimi çok daha küçük açılarda sürdürmüş yaşamını,  ama herkesin bıraktığı bir iz, bir değer var. Nasıl yarattığı, neleri içine aldığı, nasıl karar verdiği önemli, nerde durduğu… Ve sonunda geldiğimiz nokta……360 derece özgür irade…

Ayşen Arıduru

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir